
Anılar Siz Ne Güzelsiniz / Sivas
Geçen hafta Kayseri’deki düğüne gittikten sonra Sivas’a da uğradık tabi ki.
Sivas benim ve arkadaş grubum için apayrı bi yere sahip. Üniversiteyi orada okuduk. İç güveysinden hallice olan bir yurtta yıl sonunu zor getirip eve geçtik. O evin de özel bi tılsımı olduğuna inandık. Hala konuşurken “O evde bişi vardı” deriz. Çünkü dışarıda ne olursa olsun; en büyük acılar, kırgınlıklar dahi yaşanıyor olsa eve geldiğimizde kapının önünde kalırdı hepsi.

Kayseri’de Cemile’yi yolcu ettikten sonra otobüsle Sivas’a geçtik. Bütün yol boyunca benim düğün kına organizasyonumu konuştuk. Otobüsteki yolcular “bize de davetiye gönderirsin artık” derler diye bekledim ama demediler. Sağ olsunlar 3 saat boyunca hiç susmayan biz’e katlandılar.
Varolsun Öz Sivas yolcuları!
Sivas’a inip bavullardan kurtulunca ilk iş özlediğimiz tatlara koşmak oldu.
İlk durağımız : Lezzetçi
Evet itiraf ediyorum ne yiyeceğimizi şaşırdık. Lezzetçi deki tüm yemekler kusursuzdur ama Sivas Köftesi ve İskenderi bi başkadır. Üstelik Lezzetçi yenilenmiş. Bizim zamanımızda daha alaturka bi havası vardı , her yer ahşaptı. Şimdi biraz metalik olmuş, eski samimiyeti azıcık eksilmiş ama lezzetler hala mükemmel.

Karnımızı doyurduktan sonra Hayrunisa Teyzemizi yani Hayruş’u ziyaret ettik. Bir sürü şey değişmiş kısaca özet dedikoduları aldık ve öğrencilik hayatımızın yegane çaycısına gittik;
Buriciye Medresesi / Çifte Minare
Asıl mekanımız Buriciye Medresesi’ydi. Ama Çifte Minare’yi açık görünce Buruciyenin papucunu dama attık.
Biz Sivas’a ilk gittiğimizde tadilatta olan, hatta bizden öncekilerde bile tadilatta olan Çifte Minare sonunda halka açılmış.
Çayları içtikten sonra içindeki minik dükkanlardan ufak tefek hediyelikler aldık. Esnaf abi çok dertliydi; “2 yıllığına diye çıktık 7 yıl bitti ancak gelebildik. Buradan restorasyon yüzünden çıkan çoğu esnaf başka bi yerde dükkan bile açamadılar. Kaybolup gitti çoğu.” diyor.

İstanbul uçağına yetişmek için yetişemediğimiz Çerkez’den özür diliyorum.
Çerkez’in Yeri ; benim gibi kahve sevmeyen birine bile kahve içiren bi de yanına nargile tüttürten muazzam bi mekan. İçi tipik erkek kıraathanesi gibi ama kadınlara da yer var. Çerkez’i ilk keşfettiğimizde müşteri kitlesinin %80 i 50 yaş üstü amcalardı ama aldığım duyumlara göre artık bizim Sivas’ın gençleri kahvelerini Çerkez’den başka yerde içmez olmuşlar.
Velhasılı kelam ; Sivas’a gittik gitmesine ama bi türlü dönemedik. Aklımızda gönlümüzde sokaklarında, evimizde, yaşadığımız mutluluklarda kaldı. Ne güzel bir şehirdi ki bize mükemmel dostluklar verdi.

Yolunuz düşerse sizde ; Lezzetçi’ye , Çerkez’in Yeri ‘ne , Buriciye Medresesine , Cumhuriyetin Temellerinin Atıldığı Sivas Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi’ne , Çifte Minare’ye , Aksu’ya ve browni yemeğe Kılıçoğlu’na mutlaka gidin.
Hatta vaktiniz varsa çevre ilçelerde Sivas Merkez’den çok daha büyük cevherler var.
Onları da yazacağım.

